EDEBİYATÖYKÜ

Öğretmen Dimitri

Hava aydınlanır aydınlanmaz şehirde silah sesleri patlamaya başlamıştı. İnsanlar alarm sesi yerine, silah sesleriyle uyanıyordu . Haftalardır devam eden savaşın tek sebebi toprak parçasıydı. Toprak parçasına ulaşmak için yaşlı , genç ve çocuk demeden şehri bombalıyorlar ve dışarı çıkan sivil halka ateş açılıyordu . Her akşam radyodan politikacılar halkı aydınlatmak için açıklamalar yapıyor , savaş hakkında bilgi veriliyordu. Şehirde insanlar tedirgin , kuşlar göç etmiş , binaların çoğu yıkılmış…

Bulgar göçmeni Costel akşam vakti radyodan haberleri dinlerken birden camdan aşağı radyoyu fırlattıktan sonra yüksek sesle bağırmaya başladı : Ben artık sizlerin anlattığı masalı dinlemek istemiyorum , isyan ediyorum , isyan . Hepinizin canı cehen… Sözünü tamamlamadan askerler Costel`in kafasına nişan alıp öldürürler.Costel vurulduktan bir , iki dakika sonra şehirden anons yapılır: Bizler isyan`ı sevmeyiz , evlerinizde oturup itaat etmeye devam edin yoksa sonunuz alçak komşunuz gibi olur. Halk bu savaşa ve baskıya ne zamana kadar boyun eğecekti , günleri yemek yemekle ve tuvalete çıkmaktan başka bir şey yapmadan hayvandan farksız bir hayata bürünmüşlerdi.Tek hissettikleri şey korkuydu. Halk artık silahla , bombayla ve güçle bu durumu durduramayacağını anlamış akıllarına öğretmen Dimitri gelmişti. Dimitri zamanında insanlar çocuklarını okula göndermeyip ; sanayi , çiftçilik , kasap.. gibi mesleklere gönderdiğinde karşı gelip “ Çocukların yeri okullardır. Okusunlar , öğrensinler ve bilinçlensinler bırakın çocuklar istediği mesleği kendi seçsin. Okulları bitince isteyen doktor olur isteyen kasap olsun. Eğitimsiz bir kasap halkı kandırmaya çalışıp eşşek eti keser . Eğitim ve ahlak bizi yüceltecek, kalkındıracaktır.“ demişti. İnsanlar Dimitriye karşı gelip çocukların aklını karıştırmaması için Dimitriyi şehirden göndermeye çalışıyorlardı .Dimitri kendi cebinden ödeyerek aldığı kitapları öğrencilere dağıtıyordu ama öğrencilerin aileleri kitapları çocuklarından toplayıp , Dimitri`nin evinin önünde yakıyorlardı.  Dimitri insanların mobbing`ine karşı pes etmeden dik durarak insanları ve çocukları bilinçlendirmeye çalışıyordu. Dimitri`nin pes etmeyeceğini anlayan insanlar , gecenin belirli saatleri Dimitri`nin evini taşlıyorlar ve ailesiyle tehdit ediyorlardı. Öğle vakti birkaç öğrenci gizlice Dimitri`nin evine gelip ders alıyorlardı ve bunu farkeden komşular öğrencilerin ailelerine haber yollamışlardı . Öğrencilerin aileleri çocuklarının evinden çıktıkları zaman çocuklarını takip edip Dimitri`nin evine girdikleri anda Dimitri`nin kapısına yumruklar atmaya başladılar . Kapıyı açan Dimitri:“Destur bakalım bey amca ahır mı sandın burayı?“dedi.

“ Sen kimsin be öğretmen bizim çocuklarımızı gizlice evine alıp beyinlerini yıkıyorsun ? Çabuk çağır şu veletleri.“ Sesleri duyan çocuklar korku içinde  kapıya geldiklerinde ailelerini görürler, yanlarına geçtiklerinde Anton`un babası çocuğuna el kaldırıp tam vuracakken Dimitri elini tutup : “ sakın benim karşımda şiddet uygulamaya çalışma“ dedi. Anton`un babası sinirlenip Anton`un elini sertçe tutup eve götürürken Dimitri arkalarından bağırmaya başladı .“ Ey şehirli ahali beni iyi dinleyin , Artık çocuklarınızı okula göndermeyebilirsiniz , kitaplarda vermeyeceğim , istediğiniz gibi çocuklarınızı çalıştırın ama şunu unutmayın sizden korktuğum için veya pes ettiğim için söylemiyorum bunları . Aydınlığı bırakıp çocuklarınızı karanlığa süreklediğiniz için cezasını çekeceksiniz . Uygarlıktan , medeniyetten ve eğitimden uzak olacaksınız, karanlığa gömüleceksiniz . Hayvandan farksız düşünmeden , sorgulamadan yaşayacaksınız. Yabancı ülkelerin sömürüsü duruma düşeceksiniz , ezilecekseniz yok olmaya mahkum yaşayacaksınız.“dedi.İnsanlar Dimitri`nin sözlerini duyduktan sonra gözleri ışıldamaya başlamıştı . Dimitri ile girdikleri mücadeleyi belki de kazandıklarını düşünüyorlardı.Çocuklar ise Dimitriyi duyduktan sonra gözlerinden yaşlar akmaya başladı evlerine giderken sürekli arkalarını dönerek Dimitriye bakıyorlardı.Anton birden babasının elini bırakıp Dimitriye koşarak sarılarak:“ Bizi bırakma öğretmenim , bizi terketme“ dedi. Dimitri ise Anton`un gözlerinin içine bakarak:“ Ağlama yavrucum ağlama , hadi şimdi git babanın yanına sinirlenmesin sana “ dedi.Anton ağlayarak , öfke dolu gözleriyle babasının yanına gidiyordu. Dimitri de kafasını öne eğerek düşünceli bir şekilde evine girdi.Yıllar sonra ülkede ekonomik,üretim ve sağlık sorunları başlamıştı. Yanı sıra ülkede yaşanan dış sorunlar yavaş yavaş savaşı getiriyordu. Şehirli halkı bir sabah kalktığında kapıda askerlerin olduğunu korku ve panik bir şekilde gördüler ve neler olduğunu anlamak için  radyolarını açtıklarında:“Ülkede savaşın çıktığını kimsenin ihtiyacı dışı dışarı çıkamayacağı“ haberlerini duydular . Günlerdir şehirde süren silah sesleri insanları korkutmaya devam ediyordu . Şehirdeki insanlar  tedirgin , radyolarda ölüm haberleri alıyorlar , şehirde yağmur yerine gözyaşları akıyordu. Anton`un babası sigarasını yakıp kara kara düşünürken öğretmen Dimitri`nin sözleri aklına gelir ve içinden konuşmaya başlar:“ Koskoca ulusun yıkımını izliyoruz ve elimizden bir şey gelmiyor . Nasıl bir bedel ödüyoruz , ne korkunç bir cezaya maruz kaldık.“ Dimitri`nin söyledikleri belki de insanların kulaklarında çınlıyordu ama iş işten geçmişti ülke savaş içine düşmüştü .Dimitri evinde hiçbir şey olmamış gibi yazmaya , okumaya ve kafa yormaya devam ediyordu. Dimitri`nin bu hallerini gören eşi:“ İnsanlar artık öfkelenmiyor , ağlamıyor . Sadece zamanın içinde yaşayıp ölmeyi bekliyorlar. Bütün duygularını kaybetmişler , ya sen Dimitri ? “

“Ben insanlara kırgınım“dedi.

Ülkede devam eden savaşın şiddeti artıyordu ve savaşta artan ölümler nedeniyle artık eli silah tutan erkekler savaşa götürülmek üzere evlerinden aldırılacaktı. Haberi duyan kadınlar gözyaşlarına boğuldu hiçbir kadın oğulunu veya kocasını göndermek istemiyordu . Artık erkeklerin toplanma zamanı gelmişti belirli bölgelerdeki erkekler toplanıyordu. Sıra Dimitri`nin evine gelmişti , askerler Dimitri`nin evine geldiğinde Dimitriyi alıp götürecekleri sırada Dimitri`nin kızı bağırdı:“ Baba“ diyerek gözyaşlarıyla Dimitriye sarıldı ve annesine sordu: “Anne, babam nereye gidiyor ? “

“ Cennet`e gidiyor yavrum.“

“ Cennet neresi anne ? “

“Savaşın olmadığı , çocukların mutlu olduğu bir yer “

“ Beni de götürür müsün baba ? “ dedi. Kızını öpüp sarıldıktan sonra gözyaşları içinde askerlere teslim olan Dimitri savaşa götürülmek üzere askeri arabaya bindirildi .Arabada ise Anton`un babası ve Dimitriye karşı gelen diğer erkekler vardı . Arabaya bindiğinde ise Dimitriyi gören herkes kafasını öne eğerek ses etmediler. Dimitri hafif tebessüm ederek içinden kendi kendine konuşmaya başladı: “Ben sizlere zamanında her şey güzel giderken söyledim; çocuklarınızı okutun , çalıştırmayın. Sizler ise bana karşı geldiniz. Belkide bu günleri itaat etmeden , mutlu ve özgür bir şekilde yaşayacaktık. Kalem tutan el , silah tutan elden güçlüdür. Sizlere verdiğim kalemleri kırdınız. Aslında kalemi yok etmek isterken ülkenin geleceğini yok ettiniz . “ İçinden konuşmaya devam eden Dimitriye , Anton`un babası kafası öne eğik şekilde Dimitriye sordu: Neden sessiz kalıyorsun öğretmen , neden bir şey demiyorsun.“dedi.

Dimitri hafif tebessüm ederek:“Ben susmam,konuşmaya devam ediyorum ama siz beni her zamanki gibi yine duymuyorsunuz“.

                                                                                                 SON